İletileri Göster

Bu özellik size üyenin attığı tüm iletileri gösterme olanağı sağlayacaktır . Not sadece size izin verilen bölümlerdeki iletilerini görebilirsiniz


Mesajlar - is

Sayfa: 1 2 3 [4]
46
İCATLARIN/ BULUŞLARIN AÇIKLAMALARI / KLİMA CİHAZI
« : 04 Ekim 2008, 14:57:17 »
KLİMA CİHAZI

       Yapay havalandırma ve yapay soğutma sistemleri artık çağlardan beri kullanılıyor:Eskiden insanlar kapı girişlerine ıslak hasırlar asarak ya da konutlarını(hava akımlarını, evin içine girmeden önce avludaki fıskiyelerin arasından geçirmek yoluyla) serinlik sağlayacak şekilde tasarlayarak çözüm arıyorlardı. 19. yüzyıla gelindiğinde, havayı serinletmek için buzun önüne vantilatörler yerleştirilmeye başlanmıştı; ama Willis H. Carrier'in icadı olan bilimsel olarak tasarlanmış ilk klima için 1902'yi beklemek gerekti.

       Carrier, 1901'de Cornell Üniversitesi elektrik mühendisliği bölümünden mezun oldu; aynı yıl Temmuz ayında Buffalo'daki Buffalo Forge Company'de çalışmaya başladı. Altı ay içinde şirketin araştırma geliştirme laboratuvarının başına getirildi. Buradaki ilk projelerinden biri, ısıtma bobinlerinden oluşan bir sistemden geçirildiğinde havanın ne kadar ısı soğurabileceğini belirlemekti; bulguları şirketin ısınma giderlerinde binlerce dolar tasarruf sağladı. İlk projelerinden bir başkası da soğutmaya yönelikti.; Brooklyn'de Sackett-Wilhelms Lithographing and Publishing adlı matbaa şirketi, ısı ve nem değişimleri yüzünden kağıdın genleşmesi ve büzüşmesi sonucu baskı sürecinde renklerin donuklaşması gib bir sorun yaşıyordu. Willis H. Carrier; 17 Temmuz 1902'de bu şirket için dünyanın ilk klimasının tasarımlarını tamamladı: Klima, matbaanın ısı ve nem oranını hassasiyetle denetleyen 30 tonluk bir makinaydı.

       Carrier, icadını geliştirmeyi sürdürdü ve iki yıl sonra 16 Eylül 1904'te püskürtmeli ilk klima sistemi olan "havayı işlemden geçiren aygıt" için patent başvurusu yaptı. (patent 1906 yılında verildi): Bu sistemde hava, bir fan aracılığıyla aygıtın içine çekiliyor, püskürtülerek soğutuluyor (ya da ısıtılıyor) ve saflığını bozan her türlü yabancı maddeden arıtılması için su bir dizi bölmeden geçiyordu; ardından su yeniden dolaşıma girerken, işlenmiş hava fabrikanın havasını düzenlemek üzere klimadan dışarı veriliyordu. Carrier Engineering ve başka firmaların konut klimaları üretimine geçmesi içinse, 1920'lerin sonunu beklemek gerekecekti.

47
İCATLARIN/ BULUŞLARIN AÇIKLAMALARI / FAKS MAKİNESİ
« : 04 Ekim 2008, 14:55:14 »
FAKS MAKİNESİ
       İskoçya'da yaşamını sürdüren Alexander Bain 27 Kasım 1843 yılında ilk faks makinası (faksimil) için patent başvurusunda bulundu. Bain'in tasarladığı faks makinası ana hatlarıyla günümüzde kullanılan sisteme benzemektedir. Belgenin beyaz ve siyah kısımlarının tanımlanarak iletilmesi ilkesine dayanıyordu. İletken bir madde üzerinde elektriksel olarak haritalama işlemi için sarkaçlar kullanılmasını önermiş fakat bu sistemi hiçbir zaman uygulayamamıştır. 1848 yılında İngiltere'de bir fizikçi (Frederick Bakewell) daha geliştirilmiş bir versiyonu için patent aldı. Yine İngiltere'de halka açık bir sergide ilk defa bir belge iletimini gerçekleştirdi.

       Tüm bu çabalar ticari anlamda sonuçsuz kalmıştı. Ticari başarıyı yakalayan ilk faks makinasını ise İtalyan Giovanni Caselli icat etti. Caselli Bain ve Bakewell'in sistemlerini harmanlayarak ortaya yeni bir sistem çıkarmıştı.Pantelgraf adını verdiği buluşun ortaya çıkması 10 yıl sürmüştü. 1861 yılında patentini aldı. Fransız hükümetince kullanılmaya başlandı.

       Faks makinasının başlangıçta oldukça başarılı olması telgraf sisteminin korunması adına fazla yaygınlaştırılamadı. Çıkan savaşlar nedeniyle döşenen hatların kullanılamaz hale gelmesiyle faks sistemi uzun süre ortalardan kaybolacaktı. 20. YY'da Alman Alexander Korn fotoelektrik tarama adında bir sistem geliştirdi. Hernekadar yeni bir sistem gibi görünsede mantık aynıydı. Bu sistem sayesinde hertürlü belge gönderilebiliyordu ve sarkaçlara gerek duyulmuyordu. Telefonun yaygınlaşması telgrafın sonunu hazırladı. Böylece faks kullanımı yaygınlaştı ve iş dünyasında çokça kullanılır hale geldi.

48
İCATLARIN/ BULUŞLARIN AÇIKLAMALARI / FOTOKOPİ MAKİNASI
« : 04 Ekim 2008, 14:53:56 »
FOTOKOPİ MAKİNASI

       Chester F. Carlson 1906 yılında doğduğunda karbon kağıdı ya da ozalit gibi çeşitli çoğaltma yöntemleri icat edilmişti. 1903'te George C. Beidler Rektigraf adlı ilk fotokopi makinesini icat etti, ama bu işlem aslında belgelerin baskısını yapmaktan ibaretti ve tutulmadı. 19038'de Carlson elektron fotoğrafçılığı adını verdiği yöntemi bulana dek belgeler elektrostatik olarak çoğaltılamıyordu.

       Carlson, Amerika'da yaşanan Büyük bunalımdan sonra işini kaybedinceye dek, Bell Telephone Labratories'te araştırmacı mühendis olarak çalışıyordu. Bunun ardından, önce patent avukatlığı yaptı, sonra da New York'taki elektronik firması P.R. Mallory & Co.'nun patent departmanında işe girdi; buradayken dikkatini patent işlerini hızlandırmak için bir kopya makinesi icat etmeye yoğunlaştırdı. New York Halk Kütüphanesi'nde araştırma yaparken Paul Selenyi'nin çeşitli maddelerin elektrik iletkenliğinin ışığa bağlı olarak değiştiğine dair ilkesini keşfetti. Selenyi'nin ilkesini, kopyalamaya uyarladı ve bu değişken iletkenliği, kopya edilecek belgenin sabit bir gölgesine dönüştürmek üzerine deneyler yaptı. 8 Eylül 1938'de elektron fotoğrafçılığı için patent başvurusunu yaptı ve ertesi ay bu süreci başarıyla uygulayarak yaptığı deneyin tarihini ve yerini cam bir levhadan mumlu kağıdın üzerine geçirdi: "10-22-39 Astoria"

       Carlson, 20 şirketin kapısını çaldıysa da buluşuyla ilgilenen çıkmadı; ama 1944'te Columbus'taki Battelle  Memorial Enstitüsü , bir telif hakkı sözleşmesi altında, fikri geliştirmek için çalışmasını kabul etti. Ronald M Schaffert bu süreci geliştirdi ve sonunda üretim hakları Haloid Corporation'a satıldı; bu şirket , Carlson'ın buluşunun adını Xerography olarak değiştirdi. Haloid şirketi, zerografi ilkesiyle çalışan ilk fotokopi makinesini 1959'da üretti; makine öylesine tutuldu ki, şirket daha sonra adını Xerox Corporation olarak değiştirdi.

49
İCATLARIN/ BULUŞLARIN AÇIKLAMALARI / DAKTİLO
« : 04 Ekim 2008, 14:44:33 »
DAKTİLO

       Çoğu buluşta olduğu gibi, çağdaş daktilonun da pek çok öncüsü olduğu için, daktilonun mucidi olarak tek bir kişinin ismini vermek zordur. "El yazısını matbaalardakine benzer usulde basılmış harflerle değiştirebilen makine", yani daktilo için ilk patent, İngiltere'de Kraliçe Anne tarafından 1714'te İngiliz su mühendisi Henry Mill'e verildi, ama Mill bu buluşunu hayata geçirmedi. Böylece daktilonun icadı 1808'de Pellegrino Turri'ye (adı farklı biçimlerde kaydedilmiştir) kalmış oldu. Turri, bu daktiloyu görme engelli dostu Kontes Carolina Fantoni'nin kolay yazı yazabilmesi için icat etmişti. 1808 ile 1810 yılları arasında Kontes'in, Turri'nin daktilosuyla yazmış olduğu 16 mektup ve 1 deneme, bugün Reggio'da (İtalya) korunmaktadır.

       Turri'nin makinesinde her harfin doğrudan kağıt üzerine basılmasını sağlayan minik tokaçlar olduğu anlaşılıyor. Hepsi aynı noktaya vuruş yapabilen harf çubuklarını da büyük olasılıkla ilk kez Xavier Progin icat etti, patentini 1833'te aldı. Çok sayıda üretilen ilk daktiloyu ise bir papaz olan Malling Hansen (Danimarka) 1865'te icat etti. Bu daktilo ilk kez 1870'te üretildi ve skrivekugle (yazar top) adıyla piyasaya sürüldü. Hansen'in skrivekugle'si büyük başarı sağladı ve tüm dünyada satıldı, ama tüm daktiloların standart tasarımına dönüşmedi.

       1867'de gazeteci ve editör Christopher Latham Sholes, Carlos Gidden ve Samuel Soule'yle birlikte, John Pratt'in fikrini geliştirdi ve yazı makinesi için patent başvurusu yaptı. Sholes, 1871'de bununla ilgili yenilikler için patent aldı ve bugün tüm dünyada kullanılan "Q" klavyeli ilk daktiloyuicat etti. (Çağdaş daktilo ve bilgisayar klavyelerinin öncüsüdür.) Mart 1873'te Sholes ile iş ortağı James Densmore şirketiyle anlaşma imzaladı; bu isim 1876'da değiştirildiyse de Sholes'ın makinesi Remington No. 1 olarak ününü korudu.

50
SİTEMİZİN GENEL PRENSİPLERİ

           Mucitlik bir sanattır. Herkes mucit olamaz. Ancak her mucit olacağım diye yola çıkan, çalışmalar yapan, mucitlik mesleğini kazanacak anlamına gelir. Her sanat dalında buluş yapabilme şansı vardır. Ressamların kullandıkları şövale(tuval ayağı/ tuval sehpası) bir faydalı model olarak değerlendirilebilir. Bunun gibi birçok örnekleri verilebilecek buluşların olduğu bilinmektedir.

           Tüm ilim dallarının mucitleri mevcuttur. Plastiğin hammaddesini bulan bir kimyacı olabileceği gibi, sıradan mesleksiz bir kimsenin başka bir dalda başka bir buluş yapabileceği de gerçektir. Bu sitemizde, insanlığın hizmetine sunulabilecek, genel olarak tüm insanları ilgilendiren buluşların, katkılarla geliştirilmesi, ilgilenenlerce hayatiyet kazandırılması amacı ile bir araya gelinmesi esasına dayalı bir ortam mevcuttur. Sitemizin uyulması gerekli genel kuralları:

           1-) Sitemizin asıl amacı, mucitleri, “mucidim” diyebilenleri, “mucitliğin ne olduğunu anlamak istiyorum” diyenleri bir araya toplayabilmek; mucitlerin yaptığı her türlü tasarım, faydalı model, v.b. alet ekipmanları üretebilirim diyenler ile, patentlik işleri/ faydalı modelleri ortaya koyan fikir emekçilerinin emeklerini değerlendirebilecek sanayici, iş adamlarını bir araya getirmektir.

           2-) Sitemiz, “mucidim” diyebilen herkese, 7’den 70’e, tüm insanlarımıza açıktır. Yaş sınırlaması olmadığı gibi, ücretsiz üye olacak herkesin mucit olması da gerekmez. Mucitliği merak etmesi, “mucit kimdir?” demesi yeterlidir.

           3-) Sitemizin birinci grup üyeleri, “patentlik/ faydalı modellik, alet/ ekipman buluşlarım var” diyebilen herkestir. Bu grup mucitlerimiz, ellerinde bulunan buluşlarının/ faydalı modellerinin patent hakkını/ faydalı model hakkını almış olmaları gerekmektedir. Bu takdirde, firma yetkililerine verilebilecek, derhal üretime geçilebilecek dokümanları bulunabilecektir.

           4-) Sitemizin ikinci grup üyeleri, patentlik/ faydalı modellik alet/ ekipmanları seri üretebilirim diyen herkes/ her firmadır. Her iş dalında üretime yönelik çalışan iş adamlarımızdır.

           5-) Genel anlamda, “ben mucidim” ya da “mucit değilim, mucitliğin ne olduğunu öğrenmek istiyorum” diyebilen herkes, sitemize ücretsiz üye olabilir.

           6-) Bu site, kabiliyetim var, bir şeyler üretmek için potansiyel sahibiyim, yeni bir şeyler yapabilirim diyenlerin buluşma meydanıdır. Bir başka deyişle, mucitlerin er meydanıdır.

           7-) Sitemize gönderilen hiçbir yazı, yorum, tasarım genel ahlak kurallarına aykırı hiçbir unsur ihtiva edemez. Ederse sitemizde yayınlanmaz. Bu hususta denetim görevi, site yetkililerinindir.

           8-) Sitemize gönderilen hiçbir yazı, yorum, tasarım genel hukuk kurallarına aykırı hiçbir unsur ihtiva edemez. Ederse sitemizde yayınlanmaz. Bu hususta denetim görevi, site yetkililerinindir.

           Bu sitede yayımlanacak olan ürünlerin patentinin alınmış olması gerekmektedir. Tasarım ve yapım safhasında olanların da, münazaalı, münakaşalı, kimin yaptığı belli olmayan ürünler olmaması gerekir. Zira bu site, niza yeri olmadığı gibi, böyle cerbezeli konularda da, çekişmelere meydan vermez.

           9-) Sitemiz herkese açıktır. Ancak yukarıdaki genel prensipleri benimsediğini kabul ettiklerini onaylamak, tek vazgeçilmez şartımızdır.

           10-) Üyelik ve verilen hizmetlerimiz ücretsizdir. Ücretimiz/ ödülümüz, sadece faydalı olabilme duygusudur.

           11-) Üyelerin ileri sürdüğümüz projelere katkı sağlamalarından dolayı, hiçbir maddi talepleri olamaz. Alınacak mükâfaat, manevi duygu ve hazlardır.

           DİKKAT! TÜM ÜYELERİMİZ AŞAĞIDA YAZILANLARI KABUL ETMİŞ SAYILIRLAR:

           1-) Projelerinizi, ilgili konu başlığında bulunan “YANITLA”  kısmına yazarak; gelişmelere imza atabilirsiniz.

           2-) Sitemiz, tek kelime ile taraf değildir.

           3-)İcadım var diyen üyelerimizle, bu icada hayatiyet kazandırabilirim diyen firmalar, yaptıkları tüm anlaşmalarda, sitemiz haricinde ve iki taraf karşı karşıya olmak üzere anlaşırlar. Sitemizin, bu iki tarafın iradelerine tesiri de söz konusu değildir. 

           4-) Bu site üyeleri ile, bu sitenin fikirlerinden fayda sağlayanlar, kendi aralarında, tamamen serbest iradeleri ile hareket ederler. Sitemizin bu iki tarafla hiçbir bağı bulunmayacaktır. Mucidim diyenlerle, icadı üretecek iş yerlerinin, kendi aralarında yaptıkları her türlü anlaşma vs. 'nin sitemizle alakası olmadığı gibi, sitemizi de bağlamaz.

           5-) Bu çerçevede genel kaide olarak, projeyi kullananların, katkıda bulunanlarla, sitemiz dışında yapacakları sözleşmeler, şartnameler v.s. sitemizi bağlamaz. Sitemiz dışı oluşumlarla sitemizin ilgisi olmayacaktır.

           6-) Bu sitedeki hiçbir üye, hiçbir hakiki/ tüzel kişilere, resmi/ gayri resmi kurum/ kuruluşlara menfaat sağlamak için, site adına hiçbir taahhütte bulunamaz. Taahhütte bulunduğunu söyleyemez. Taahhütte bulunduğunu söylese de, bu sitemizi bağlamaz.

           7-) Site dışında hiçbir kurum/ kuruluşla bağlantımız bulunmamaktadır. İnsanların birbirlerine taahhüt edecekleri hiçbir menfaatin sitemizle alakası olamaz. Bu sitede maddi menfaatler söz konusu değildir. Buluşlarla ilgilenenlerin, katkı sağlayanlarla site dışında anlaşmaları, hiçbir hal ve şartta sitemizi bağlamaz.

           8-) Bir hususu her seferinde belirteceğim. Tüm üyelerimiz de üye oldukları andan itibaren, bu sitede ortaya konulan kurallar çerçevesinde, hiçbir menfaat beklemeden katkılarını yapacaklardır.

           9-) Tekrara düştüğüm kanaatine kapılsam da yazıyorum. Bilindiği üzere sitemize üyelik ücretsiz olup; sitemize yazılan yorum ve verilen projeler sebebi ile ve her türlü katkılardan dolayı, maddi beklentilere girilemez. Bu sitede katkıda bulunanlara hiçbir maddi menfaat sağlanması söz konusu değildir. Katkı manevi olarak hissedilen güzel duygulardan ibarettir. Hiçbir maddi katkı, hiç kimse tarafından da taahhüt edilemez.

           Saygılarımla... 17.06.2008 

51
"KALDIRIN SOKAKLARDAN ARABALARI!" PROJESİ, PROTOTİPİ YAPIMI

           Patentlik/ faydalı modellik projelerimin geliştirilmesi halinde, memleketimiz için ve de dünya milletleri için faydalı olacağı kanaatimi şu an bile taşıyorum. Zira projemin birinde, ortaya konulacak prototipin neticesinde, cadde ve sokaklarda park etmiş tek bir vasıta kalmayacaktır. Bunun bilhassa memleketimiz için önemini düşünebiliyor musunuz? Ben yazdım, mucitlerimiz sokaklarda bulunan ve itfaiye araçlarının bile geçmesini engelleyerek, birçok insanımızın ciğerini yakan yangınlardaki zayiatların azaltılması gayesiyle yapılacak çalışmalarla bulunacak prototipin, arabaları dar sokaklarımızın her iki tarafından da kaldırılmalarına vesile olması temennisiyle sesleniyorum:

           Kaldırın sokaklardan arabaları haydi mucitler! İş başına. İşte size icatlık proje başlığı.

           Bu başlığı laf olsun beri gelsin diye koymadım. Kendi projem olup; tatbikatta da yeri olabileceğine inandığım için yazdım. İngilizce ve Türkçe olarak internetten araştırdığımda benim projemin benzerinin olmadığını gördüm. Biline.

           DİKKAT! TÜM ÜYELERİMİZ AŞAĞIDA YAZILANLARI KABUL ETMİŞ SAYILIRLAR:

           1-) Projelerinizi, ilgili konu başlığında bulunan “YANITLA”  kısmına yazarak; gelişmelere imza atabilirsiniz.

           2-) Sitemiz, tek kelime ile taraf değildir.

           3-)İcadım var diyen üyelerimizle, bu icada hayatiyet kazandırabilirim diyen firmalar, yaptıkları tüm anlaşmalarda, sitemiz haricinde ve iki taraf karşı karşıya olmak üzere anlaşırlar. Sitemizin, bu iki tarafın iradelerine tesiri de söz konusu değildir. 

           4-) Bu site üyeleri ile, bu sitenin fikirlerinden fayda sağlayanlar, kendi aralarında, tamamen serbest iradeleri ile hareket ederler. Sitemizin bu iki tarafla hiçbir bağı bulunmayacaktır. Kendi aralarında yaptıkları her türlü anlaşma vs. 'nin sitemizle alakası olmadığı gibi, sitemizi de bağlamaz.

           5-) Bu çerçevede genel kaide olarak, projeyi kullananların, katkıda bulunanlarla, sitemiz dışında yapacakları sözleşmeler, şartnameler v.s. sitemizi bağlamaz. Sitemiz dışı oluşumlarla sitemizin ilgisi olmayacaktır.

           6-) Bu sitedeki hiçbir üye, hiçbir hakiki/ tüzel kişilere, resmi/ gayri resmi kurum/ kuruluşlara menfaat sağlamak için, site adına hiçbir taahhütte bulunamaz. Taahhütte bulunduğunu söyleyemez. Taahhütte bulunduğunu söylese de, bu sitemizi bağlamaz.

           7-) Site dışında hiçbir kurum/ kuruluşla bağlantımız bulunmamaktadır. İnsanların birbirlerine taahhüt edecekleri hiçbir menfaatin sitemizle alakası olamaz. Bu sitede maddi menfaatler söz konusu değildir. Buluşlarla ilgilenenlerin, katkı sağlayanlarla site dışında anlaşmaları, hiçbir hal ve şartta sitemizi bağlamaz.

           8-) Bir hususu her seferinde belirteceğim. Tüm üyelerimiz de üye oldukları andan itibaren, bu sitede ortaya konulan kurallar çerçevesinde, hiçbir menfaat beklemeden katkılarını yapacaklardır.

           9-) Tekrara düştüğüm kanaatine kapılsam da yazıyorum. Bilindiği üzere sitemize üyelik ücretsiz olup; sitemize yazılan yorum ve verilen projeler sebebi ile ve her türlü katkılardan dolayı, maddi beklentilere girilemez. Bu sitede katkıda bulunanlara hiçbir maddi menfaat sağlanması söz konusu değildir. Katkı manevi olarak hissedilen güzel duygulardan ibarettir. Hiçbir maddi katkı, hiç kimse tarafından da taahhüt edilemez.

           Saygılarımla… 17.06.2008 

           NOT: İcatlarınız/ buluşlarınız/ faydalı modellerinizi, imsahi46@yahoo.com adresime mail göndererek; ad soyadınızla birlikte, mail' inizde belirteceğiniz buluşunuzun, size özel konu başlığıyla, ilgilenenlerin dikkatine sunulmasını, sitemiz vasıtasıyla sağlayabilirsiniz. Katkılarınızı bekliyoruz.



52
ORMAN YANGINLARINI İLK ÇIKTIĞINDA SÖNDÜRME PROJESİ

   Orman yangınlarını çıktığında söndürme projesi, insanlık tarihi için gerekli bir buluş olacaktır. Bu buluş bir alet/ ekipman prototipi olabilir; ya da geliştirilmiş bir sistem olabilir. Bu alet/ ekipman ya da sistemin, orman yangınlarının ilk çıktığı anda tespiti ile % 100 söndürülebilir olması şeklinde olursa değer ifade eder.

   Teknolojinin bu kadar geliştiği bir zamanda, orman yangınlarının söndürülebilmesi için yapılan en gelişmiş teknoloji gözü ile bakılan, şu an bile çare olarak tutulan dal, helikopterlerle su sıkma usulüdür. Bu usulün daha ileri projelerini ortaya koyarak, dünya bu tür yangın söndürme şeklini eskilerde bırakmalıdır. Neden diye soranları işitiyorum. Bu klasik söndürme usulünde yangın çıkar; yayılır; helikopterler ikazı alır; havalanır; yangın mahalline en kısa ne kadar zamanda gidecektir, yangının çıktığı mahalline göre ulaşma zamanı belli değildir. Esen rüzgarın şiddeti yangının yayılmasında büyük rol oynar. Bu nedenlerle yangının çıkması ile tepesine binilmesinin bir olması gerekmektedir. Bu düşünceden hareketle, ne yapılabilir sorusuna, cevaplar bulmaya çalıştığım; hala da beynimi durmadan kemiren bu yangınların çıktığı anda söndürülmesi projesi üzerinde, ormanlarda çalışmak üzere projeler geliştirme düşüncemi hiç kaybetmedim. Kaybetmeyeceğim de. Bir Ziraat Yüksek Mühendisi olarak, tek bir ağacın yanması dahi ciğerimizi dağlamaktadır.

   Herkes, hani o teknolojisi son derece yüksek diye tarif edilen Amerika’nın, aylar boyu yanan ormanlarını hatırlarlar. Dünyanın bu yangınları aylar boyu seyretmek zorunda kalması düşündürücüdür. Nerede kaldı teknoloji? Nerede kaldı dolar zenginliği? Nerede kaldı da aylarca ormanları yanarken, çaresizce bakakaldılar? Diyebilirim ki, üç ay boyunca yanan ormanların bir günlük yanan miktarının, orman yangınlarını söndürme projesi olarak ayrılması halinde, kurulacak araştırma ve geliştirme vakfının devreye girmesi ile, en geç bir yıl içerisinde, çözüme kavuşturabileceğim inancımla, yangınsız günlere diyorum.

           DİKKAT! TÜM ÜYELERİMİZ AŞAĞIDA YAZILANLARI KABUL ETMİŞ SAYILIRLAR:

           1-) Projelerinizi, ilgili konu başlığında bulunan “YANITLA”  kısmına yazarak; gelişmelere imza atabilirsiniz.

           2-) Sitemiz, tek kelime ile taraf değildir.

           3-)İcadım var diyen üyelerimizle, bu icada hayatiyet kazandırabilirim diyen firmalar, yaptıkları tüm anlaşmalarda, sitemiz haricinde ve iki taraf karşı karşıya olmak üzere anlaşırlar. Sitemizin, bu iki tarafın iradelerine tesiri de söz konusu değildir. 

           4-) Bu site üyeleri ile, bu sitenin fikirlerinden fayda sağlayanlar, kendi aralarında, tamamen serbest iradeleri ile hareket ederler. Sitemizin bu iki tarafla hiçbir bağı bulunmayacaktır. Kendi aralarında yaptıkları her türlü anlaşma vs. 'nin sitemizle alakası olmadığı gibi, sitemizi de bağlamaz.

           5-) Bu çerçevede genel kaide olarak, projeyi kullananların, katkıda bulunanlarla, sitemiz dışında yapacakları sözleşmeler, şartnameler v.s. sitemizi bağlamaz. Sitemiz dışı oluşumlarla sitemizin ilgisi olmayacaktır.

           6-) Bu sitedeki hiçbir üye, hiçbir hakiki/ tüzel kişilere, resmi/ gayri resmi kurum/ kuruluşlara menfaat sağlamak için, site adına hiçbir taahhütte bulunamaz. Taahhütte bulunduğunu söyleyemez. Taahhütte bulunduğunu söylese de, bu sitemizi bağlamaz.

           7-) Site dışında hiçbir kurum/ kuruluşla bağlantımız bulunmamaktadır. İnsanların birbirlerine taahhüt edecekleri hiçbir menfaatin sitemizle alakası olamaz. Bu sitede maddi menfaatler söz konusu değildir. Buluşlarla ilgilenenlerin, katkı sağlayanlarla site dışında anlaşmaları, hiçbir hal ve şartta sitemizi bağlamaz.

           8-) Bir hususu her seferinde belirteceğim. Tüm üyelerimiz de üye oldukları andan itibaren, bu sitede ortaya konulan kurallar çerçevesinde, hiçbir menfaat beklemeden katkılarını yapacaklardır.

           9-) Tekrara düştüğüm kanaatine kapılsam da yazıyorum. Bilindiği üzere sitemize üyelik ücretsiz olup; sitemize yazılan yorum ve verilen projeler sebebi ile ve her türlü katkılardan dolayı, maddi beklentilere girilemez. Bu sitede katkıda bulunanlara hiçbir maddi menfaat sağlanması söz konusu değildir. Katkı manevi olarak hissedilen güzel duygulardan ibarettir. Hiçbir maddi katkı, hiç kimse tarafından da taahhüt edilemez.

           Antalya'da bir hafta boyunca yanan 10.000 Hektar/ 100.000 Dönüm ormanın genişliğini tasavvur edebiliyor musunuz? 100.000.000 metrekare alan ya da kilometre olarak daha belirgin hale getirirsek, 10 Kilometreye, 10 Kilometre en boy olmak üzere, 100 Kilometrekarelik alandır ki, burada mevcut ağaçların miktarı, milyonlarla ifade edilebilecek miktarlardadır. Düşününüz ki, bu yangını çıktığı anda söndürme projesini geliştirip; bu ağaçları kurtardık. Ne muhteşem bir kazanç. Değil mi? Lütfen ilginizi ve bilginizi esirgemeyiniz. Bu ağaçları, dünyanın neresinde olursa olsun, kurtaralım. Bu çare, neden sitemize göndereceğiniz projenizde olmasın? Lütfen "YANITLA" penceresine tıklayıp; projelerinizi, fikirlerinizi belirtiniz. Tüm kurtarılacak ağaçlar adına teşekkürler.

           Saygılarımla... 17.06.2008

           ÖNEMLİ NOT: İcatlarınız/ buluşlarınız/ faydalı modellerinizi, imsahi46@yahoo.com adresime mail göndererek; ad soyadınızla birlikte, mail' inizde belirteceğiniz buluşunuzun, size özel konu başlığıyla, ilgilenenlerin dikkatine sunulmasını, sitemiz vasıtasıyla sağlayabilirsiniz. Katkılarınızı bekliyoruz.

53
DÜŞMEYEN UÇAK PROJESİ   

           Düşmeyen uçak projesi ve orman yangınlarını ilk çıktığında durdurma projesi bir noktada insanlığa hizmetin zirvesindeki projeler olarak tarihe geçebilecek projelerdir. Bu iki projeyi düşünmeye başlamamdan bu yana belki 20 yıl geçmiştir. Yine de geliştirilmesi konusunda ısrarla notlarımı alıyorum.

           Şimdi desem ki, uçakların düşüp parçalanmaması için projelerim var.

           Desem ki uçak motorları durdu. Yolcular ve mürettebat selametle, burunları bile kanamadan yere ya da denize indirilebilecekler.

           Desem ki, yakıt bitti. Yine yolcular ve mürettebat burunları bile kanamadan yere ya da denize indirilebilecekler. Ne dersiniz?

           Okuyucuların % 90’ı “hadi canım sende” dediler. Duydum. % 10’u “olabilir” dediler; onu da duydum. Olmayacak duaya “Amin” denilmez. Biliyorum. Bu konuyu olmayacak bir konu diye yazmadım ki. Notlarımı buldum. “Uçak düşmelerine son” başlığı altında tam 5 ayrı şık ile düşmeleri önleme tedbirlerini yazmışım. Bu projemin ilk ve son şıkları arasında belki 10- 15 senelik bir zaman farkı vardır. Hala da düşünüyor ve yapabileceklerimin notlarını, vazgeçmeden yazıyorum. Geriye kalan nedir? Finansör bulup bu beş şık üzerinde araştırma ve geliştirmeyi başlatabilmek. Haydi mucitler rast gele!

           DİKKAT! TÜM ÜYELERİMİZ BU YAZILANLARI KABUL ETMİŞ SAYILIRLAR:

           1-) Projelerinizi, ilgili konu başlığında bulunan “YANITLA”  kısmına yazarak; gelişmelere imza atabilirsiniz.

           2-) Sitemiz, tek kelime ile taraf değildir.

           3-)İcadım var diyen üyelerimizle, bu icada hayatiyet kazandırabilirim diyen firmalar, yaptıkları tüm anlaşmalarda, sitemiz haricinde ve iki taraf karşı karşıya olmak üzere anlaşırlar. Sitemizin, bu iki tarafın iradelerine tesiri de söz konusu değildir. 

           4-) Bu site üyeleri ile, bu sitenin fikirlerinden fayda sağlayanlar, kendi aralarında, tamamen serbest iradeleri ile hareket ederler. Sitemizin bu iki tarafla hiçbir bağı bulunmayacaktır. Kendi aralarında yaptıkları her türlü anlaşma vs. 'nin sitemizle alakası olmadığı gibi, sitemizi de bağlamaz.

           5-) Bu çerçevede genel kaide olarak, projeyi kullananların, katkıda bulunanlarla, sitemiz dışında yapacakları sözleşmeler, şartnameler v.s. sitemizi bağlamaz. Sitemiz dışı oluşumlarla sitemizin ilgisi olmayacaktır.

           6-) Bu sitedeki hiçbir üye, hiçbir hakiki/ tüzel kişilere, resmi/ gayri resmi kurum/ kuruluşlara menfaat sağlamak için, site adına hiçbir taahhütte bulunamaz. Taahhütte bulunduğunu söyleyemez. Taahhütte bulunduğunu söylese de, bu sitemizi bağlamaz.

           7-) Site dışında hiçbir kurum/ kuruluşla bağlantımız bulunmamaktadır. İnsanların birbirlerine taahhüt edecekleri hiçbir menfaatin sitemizle alakası olamaz. Bu sitede maddi menfaatler söz konusu değildir. Buluşlarla ilgilenenlerin, katkı sağlayanlarla site dışında anlaşmaları, hiçbir hal ve şartta sitemizi bağlamaz.

           8-) Bir hususu her seferinde belirteceğim. Tüm üyelerimiz de üye oldukları andan itibaren, bu sitede ortaya konulan kurallar çerçevesinde, hiçbir menfaat beklemeden katkılarını yapacaklardır.

           9-) Tekrara düştüğüm kanaatine kapılsam da yazıyorum. Bilindiği üzere sitemize üyelik ücretsiz olup; sitemize yazılan yorum ve verilen projeler sebebi ile ve her türlü katkılardan dolayı, maddi beklentilere girilemez. Bu sitede katkıda bulunanlara hiçbir maddi menfaat sağlanması söz konusu değildir. Katkı manevi olarak hissedilen güzel duygulardan ibarettir. Hiçbir maddi katkı, hiç kimse tarafından da taahhüt edilemez.

           Saygılarımla... 17.05.2008 

           ÖNEMLİ NOT: (1) İcatlarınız/ buluşlarınız/ faydalı modellerinizi, imsahi46@yahoo.com adresime mail göndererek; ad soyadınızla birlikte, mail' inizde belirteceğiniz buluşunuzun, size özel konu başlığıyla, ilgilenenlerin dikkatine sunulmasını, sitemiz vasıtasıyla sağlayabilirsiniz. Katkılarınızı bekliyoruz.



54
MUCİTLERE SESLENİŞ: FİKİR BİZDEN, BULUŞ SİZDEN

           Sözlerime bir kısım sanatkarların tarif ettikleri gibi başlayayım:
             
           “Küçük yaşlardan beri mucitlik ve icatlara ilgim vardı.”
   
           -Yıllardır, karaladığım, not aldığım, krokilerini çizdiğim birçok icatlık/ faydalı modellik projelerim olmuştur.

           Notlarım içerisinde, kendime göre yaklaşık, olur ya da olmaz (bu gün itibariyle tam 50 adet), 50 civarında patentlik/ faydalı modellik icadım bulunmaktadır. Bu notlarımı her not defteri değiştirmemde yenileyerek, yeni not defterime aktarmaktayım. Yeni defterim eskidiğinde, bir sonraki yeni not defterimde yerlerini almakta olan buluşlar/ projeler, şu an bile bilgisayarıma intikal etmiş olarak bekletmektedirler. Ancak bizim memleketimizde bu tür buluşlarla ilgili notlara sıcak bakan etkili, yetkili, özel/ tüzel, kişi/ kurumlar azdır. Bu durum herkes tarafından da bilinmektedir. Birçok mucit diyebileceğimiz kimselerin ellerinden tutulmadığı için, icatlarını/ buluşlarını tozlu dolaplardan/ raflardan çıkarıp tatbikata koyamadıkları bir gerçektir.

           Yazıyorum bir firmaya, “üzerinde çalışmamız gereken bir buluşum mevcut; ortaya koymak için sizin tecrübelerinize ve sermayenize ihtiyacım var” diye. Genel Müdürden gelen cevap:

           "Buluşunuzun patentini alın gelin. Birlikte çalışalım."

           Ben, "buluşumun patentini almak için, prototipine harcayacağım parayı bulsam, sizinle ne işim var, Sayın Genel Müdürüm. Bu işi birlikte tatbikata koyalım. Bu konuda tecrübe sahibi, pratik sahibiyim" diye de cevabi mail' imi gönderdim. Ancak işi başından aşkın bir Genel Müdür’ün ifadesi; kısa ve özlü:

           -Patentini alıp geliniz. Birlikte çalışalım. Her ne ise.

           Patentlik/ faydalı modellik bu projelerimin geliştirilmesi halinde, memleketimiz için ve de dünya milletleri için faydalı olacağı kanaatimi şu an bile taşıyorum. Zira projemin birinde, ortaya konulacak prototipin neticesinde, cadde ve sokaklarda park etmiş tek bir vasıta kalmayacaktır. Bunun bilhassa memleketimiz için önemini düşünebiliyor musunuz? Ben yazdım, mucitlerimiz sokaklarda bulunan ve itfaiye araçlarının bile geçmesini engelleyerek, birçok insanımızın ciğerini yakan yangınlardaki zayiatların azaltılması gayesiyle, yapılacak çalışmalarla bulunacak prototipin, arabaları dar sokaklarımızın her iki tarafından da kaldırılmalarına vesile olsunlar.

           İşte size icatlık proje başlığı:
             
           "Kaldırın sokaklardan arabaları"

           Haydi mucitler! İş başına.

           Hiç unutmam, bakanlıkta çalışırken, şube müdürü hemşerim geldi:

           -Hoca, hoca! Mucit İshak Amca ile tanış. Tanıştık. O gün için(yaklaşık 1993/ 1994 senelerinde 75 yaşında idi.) Yaşıyorsa Allah uzun ömürler versin. Öldü ise Allah Rahmet Etsin. Amerika’da bir lokanta sahibi. Adım İshak, İsak değil demişti. Amerika’dan 12 Adet buluşuna patent aldığını belirtmişti. Buluşlarının tanıtımı için ve tabii memleketimizde üretilmesi için, "çok önemli Holdinglerin Genel Müdürleri ile görüştüm", "çok satılır değil bunlar", dediler. İshak Amcamın birlikte çalışma isteğini geri çevirmişler. Hayırlısı olsun.

           Bu konularda teşvik edici olmak için, teşvik edicilik formasyonunu, insanların kazanmaları gerekir. Böyle bir formasyon nasıl kazanılır konusunda ayrı bir başlık altında mesajım ileride olacaktır. Ancak sadece şunu söylemeliyim, bu formasyon okullarda kazanılmaz. Teşvik edici olmak insanın yapısından kaynaklanan bir güzelliktir. Herkes teşvik edici olamaz. Bir kısım insanlar, diğer insanlara köstek olmak için ellerinden gelen her şeyi yaparlar. Teşvik edici olmak, okulla, eğitimle kazanılabilir olsa da, insanların benliklerinde ki egolarının rol oynaması sonucu eğitimle verilenlerin değeri olmayabilir. Teşvik edici olmayı hiçbir ilim adamı bazı kimselere öğretemez. Öğretir, İyi de öğretir. Ancak bu kimselerde teşvik edicilik güzelliği, bünyelerinde durmaz. Neden durmaz? Zira o kimsenin teşvik edicilik diye bir güzelliği yoktur. Teşvik ediciliği kendisine bir insanlık görevi olarak saymamaktadır. Bu durumda böyle bir kimseyi, okulla, eğitimle istediğiniz hizaya getiremezsiniz.

           Gelelim konumuza. Düşmeyen uçak projesi ve orman yangınlarını ilk çıktığında durdurma projesi bir noktada insanlığa hizmetin zirvesindeki projeler olarak tarihe geçebilecek projelerdir. Bu iki projeyi düşünmeye başlamamdan bu yana belki 20 yıl geçmiştir. Yine de geliştirilmesi konusunda ısrarla notlarımı alıyorum.

           Şimdi desem ki, uçakların düşmemesi için projelerim var. Desem ki uçak motorları herhangi bir arıza nedeniyle durdu. Yolcular ve mürettebat selametle, burunları bile kanamadan yere ya da denize indirilecekler. Desem ki, yakıt bitti. Yine yolcular ve mürettebat burunları bile kanamadan yere ya da denize indirilecekler. Ne dersiniz? Okuyucuların % 90’ı “hadi canım sende” dediler. Duydum. % 10’u “olabilir” dediler; onu da duydum. Olmayacak duaya “Amin” denilmez. Biliyorum. Bu konuyu olmayacak bir konu diye yazmadım ki. Notlarımı buldum. “Uçak düşmelerine son” başlığı altında tam 5 ayrı şık ile düşmeleri önleme tedbirlerini yazmışım. Bu projemin ilk ve son şıkları arasında belki 10- 15 senelik bir zaman farkı vardır. Hala da düşünüyor ve yapabileceklerimin notlarını, vazgeçmeden yazıyorum.

           Aklıma gelen farklı proje başlıklarını not etmişim. Şimdi bu proje başlıklarını geliştirerek, uçakların düşmesini engellemeyi tatbikata koymak gerekmektedir. Tatbikatta, araştırmalar ve geliştirmeler sonrasında, meydana güzel projelerin çıkabileceğini herkes bilir. Hiç kimse de buluşlarını yaparken; düşündüm, pat diye de buluşumun en gelişmiş modelini ortaya koydum, diyemez.  Herhangi bir buluşun prototipini ortaya koymak, o modelin en gelişmiş model olduğu anlamına gelmez. Projelerin çizimine başlanmasından itibaren, belki, yüzlerce şekil değişikliği yapılır. Zira her yapmaya çalıştığınız modelin çizimi esnasında, mucidin aklına bir ileri model şekli de gelebilir. Böyle olunca onlarca, hatta yüzlerce kere değiştirilen modeller ortaya çıkabilir.

           Tatbikatta bunların yapılabilmesi, bazılarının hayata geçirilebilmesi için çalışmaya ve bildiğiniz gibi, paraya ihtiyaç vardır. Projelerin geliştirilmesi için finansmanını sağlayabilecek firma/ devletlerle bu çalışmalara başlanabilir. Aslında gönlümde yatan projem, orman yangınlarının kısa sürede ve sistemli şekilde söndürülebilmesi projesinin ortaya konulmasıdır. Bu insanlık tarihi için gerekli bir buluşla desteklenmelidir. Bu buluş bir alet/ ekipman prototipi olabilir; ya da geliştirilmiş bir sistem olabilir. Bu alet/ ekipman ya da sistemin, "orman yangınlarının ilk çıktığı anda tespiti ile % 100 söndürülebilir olması" şeklinde olursa değer ifade eder. Siz mucitlerimizden buluş tekliflerinizi bekliyoruz.

           Teknolojinin bu kadar geliştiği bir zamanda, orman yangınlarının söndürülebilmesi için yapılan en gelişmiş teknoloji gözü ile bakılan, şu an bile çare olarak tutulan dal, helikopterlerle su sıkma usulüdür. Bu usulün daha ileri projelerini ortaya koyarak, dünya bu model yangın söndürmeyi eskilerde bırakmalıdır. Neden diye soranları işitiyorum. Bu klasik söndürme usulünde yangın çıkar; yayılır; helikopterler ikazı alır; havalanır; yangın mahalline en kısa ne kadar zamanda gidecektir, yangının mahalline göre belli değildir. Bu nedenle yangının çıkması ile tepesine binilmesinin bir olması gerekmektedir. Bu düşünceden hareketle, ne yapılabilir sorusuna, cevaplar bulmaya çalıştığım; hala da beynimi durmadan kemiren bu yangınların çıktığı anda söndürülmesi projesi üzerinde, ormanlarda çalışmak üzere projeler geliştirme düşüncemi hiç kaybetmedim. Kaybetmeyeceğim de. Bir Ziraat Yüksek Mühendisi olarak, tek bir ağacın yanması dahi ciğerimizi dağlamaktadır.

           Herkes, hani o teknolojisi ulaşılmaz diye tarif edilen Amerika’nın, aylar boyu yanan ormanlarını hatırlarlar. Dünyanın bu yangınları aylar boyu seyretmek zorunda kalması düşündürücüdür. Nerede kaldı teknoloji? Nerede kaldı dolar zenginliği? Nerede kaldı da aylarca ormanları yanarken, çaresizce bakakaldılar? Diyebilirim ki, üç ay boyunca yanan ormanların bir günlük yanan miktarının, orman yangınlarını söndürme projesi olarak ayrılması halinde, kurulacak araştırma ve geliştirme vakfının devreye girmesi ile, en geç bir yıl içerisinde, çözüme kavuşturabileceğim inancımla, yangınsız günlere diyorum. Siz mucitlerimizden yeni düşünce fırtınalarınızı bekliyorum.

           Bu konunun başlığı, “MUCİTLERE SESLENİŞ: FİKİR BİZDEN, BULUŞ SİZDEN” şeklinde olup; bir takım anlatımla giriş yaptığım ve birkaç konuyu birlikte ele alarak birbirine bağladığım yukarıdaki giriş notlarımın, projeleri ayrı olan konularda, ayrı mesajlar halinde yazılmasının da bir ihtiyaç olduğu kanaatindeyim. Kalın puntolarla belirttiğim başlıkları ayrı konu başlığı olarak tekrarlamak fazlalık gibi görünse de, faydalı olacağı kanaatimi belirtmeliyim. Zira her konu ayrı başlıklar altında ele alınarak, ilave edilecek buluş teklifleriyle desteklenerek geliştirilmesi söz konusu olabilecektir. 

           Sayın üyelerimiz, yukarıda zikrettiğim, İshak Korkmaz Amca’mızın ifade ettiği bir güzel sözü vardır. Bu sözünü, sohbet ederken, ben şu buluşu da yaptım dediğim anda söyledi.

           -Aklında olsun. "Ben şu buluşu yaptım" dediğin anda, birileri o buluş için çalışmalarına başlar; senin yaptığın prototipin şekline yaklaşık olanı ya da aynısını bulur. Belki de daha ileri ölçülerde gelişmiş olanını bulabilir. Onun için, "ben şu buluşu yaptım" deme, demişti.

           İshak Amcam haklıdır. Ancak bu sitemizin gayesi insanlığa hizmet olmak üzere geliştireceğimiz projelerimiz, açık yüreklilikle ortaya koyabildiğimiz; "herkes bu projelerin ucundan tutsun" diyebildiğimiz projelerdir. Herkese açıktır. Yine ilave edeyim. Burada ileri süreceğimiz proje/ buluş/ faydalı model başlıklarında her isteyenin çalışması esastır. Kısıtlama yoktur. İsteyenler bu fikirlerden faydalanabilirler.

           Sitemizde etik kurallara saygısız olabilecek hiçbir üyemizin bulunmaması gerektiğini, etik kuralları çiğneyebileceklerin lütfen bu siteye üye olmamaları, bilgi paylaşımı, proje üretimi gibi konularda bizlerle işbirliği etmemeleri gerektiğini hatırlatıyorum. İnsanların vicdanları ile başbaşa, yapılanları paylaşabilecekleri kanaati ile projelerimin detaylarını da zaman zaman orta yere açıklıkla seriyorum. Patentini alan kazanacaktır. Doğrudur. Ancak fikir bizden olmakla beraber, çalışmalara başlayıp netice alanların üzerinde, projeyi fikir olarak ortaya koyanlarla, bu fikirlere katkıda bulunanların haklarının da bulunacağının hiçbir zaman unutulmaması gerekir.

           Diğer taraftan site üyelerimizin patentini alabilecek oldukları özel buluşlarını, İshak amcamızın da ifade ettiği gibi açıklamadan, sadece başlık olarak yazıp; finansörleri/ teknik heyet ile irtibat kurmayı düşünebilirler. O zaman yazacaklarının sorumluluğu tamamen kendilerine ait olmak üzere, sitemiz aracılığıyla, ilgilenenlere seslenebilirler. Bu iki tarafın buluşmaları, anlaşmaları sitemizi hiçbir şekilde ilgilendirmez. Tamamen kendi aralarında halledebilecekleri bir işlemdir. Yazdıklarından dolayı açıklanan ve üçüncü kişilerce ele geçirilen proje/ buluş olursa, mesuliyeti tamamen kendilerine aittir.

           Bir örnek verecek olursam kendi buluşum olan bir cihazın ne işe yaradığını dahi söylemem, söyleyemem. Buluşumun el değiştireceği, çalışmalarına başlanacağı kanaati ile isim olarak dahi açıklayamam. Katkıda bulunanların da bu şekilde düşünerek tedbirli olmaları gerekmektedir. Ancak yazdığımda göreceksiniz, ilgili tıp doktorları ile yapabileceğim bir projem olduğunu belirterek, ilgilenen tabiplerle işe başlamaya çalışacağım.

           DİKKAT! TÜM ÜYELERİMİZ BU YAZILANLARI KABUL ETMİŞ SAYILIRLAR:

           1-) Projelerinizi, ilgili konu başlığında bulunan “YANITLA”  kısmına yazarak; gelişmelere imza atabilirsiniz.

           2-) Sitemiz, tek kelime ile taraf değildir.

           3-) İcadım var diyen üyelerimizle, bu icada hayatiyet kazandırabilirim diyen firmalar, yaptıkları tüm anlaşmalarda, sitemiz haricinde ve iki taraf karşı karşıya olmak üzere anlaşırlar. Sitemizin, bu iki tarafın iradelerine tesiri de söz konusu değildir. 

           4-) Bu site üyeleri ile, bu sitenin fikirlerinden fayda sağlayanlar, kendi aralarında, tamamen serbest iradeleri ile hareket ederler. Sitemizin bu iki tarafla hiçbir bağı bulunmayacaktır. Kendi aralarında yaptıkları her türlü anlaşma vs. 'nin sitemizle alakası olmadığı gibi, sitemizi de bağlamaz.

           5-) Bu çerçevede genel kaide olarak, projeyi kullananların, katkıda bulunanlarla, sitemiz dışında yapacakları sözleşmeler, şartnameler v.s. sitemizi bağlamaz. Sitemiz dışı oluşumlarla sitemizin ilgisi olmayacaktır.

           6-) Bu sitedeki hiçbir üye, hiçbir hakiki/ tüzel kişilere, resmi/ gayri resmi kurum/ kuruluşlara menfaat sağlamak için, site adına hiçbir taahhütte bulunamaz. Taahhütte bulunduğunu söyleyemez. Taahhütte bulunduğunu söylese de, bu sitemizi bağlamaz.

           7-) Site dışında hiçbir kurum/ kuruluşla bağlantımız bulunmamaktadır. İnsanların birbirlerine taahhüt edecekleri hiçbir menfaatin sitemizle alakası olamaz. Bu sitede maddi menfaatler söz konusu değildir. Buluşlarla ilgilenenlerin, katkı sağlayanlarla site dışında anlaşmaları, hiçbir hal ve şartta sitemizi bağlamaz.

           8-) Bir hususu her seferinde belirteceğim. Tüm üyelerimiz de üye oldukları andan itibaren, bu sitede ortaya konulan kurallar çerçevesinde, hiçbir menfaat beklemeden katkılarını yapacaklardır.

           9-) Tekrara düştüğüm kanaatine kapılsam da yazıyorum. Bilindiği üzere sitemize üyelik ücretsiz olup; sitemize yazılan yorumlar sebebi ile ve her türlü katkılardan dolayı, maddi beklentilere girilemez. Bu sitede katkıda bulunanlara hiçbir maddi menfaat sağlanması söz konusu değildir. Katkı manevi olarak hissedilen güzel duygulardan ibarettir. Hiçbir maddi katkı, hiçbir üye/ hiçbir kimse tarafından da taahhüt edilemez.

           Saygılarımla... 17.06.2008   

55
İCATLARIN/ BULUŞLARIN AÇIKLAMALARI / AKROBAT LAMBA
« : 17 Haziran 2008, 10:44:16 »
AKROBAT LAMBA

   George Carwandine aslında kiliseye bağlı bir misyoner olmak istiyordu, ancak sağlığı buna imkan vermedi. Misyoner yerine makine mühendisi oldu; basamakları hızla tırmanarak kısa sürede baş tasarımcılığa yükseldi ve 1924 yıllarında kendi şirketi olan Cardine Accessories'i kurdu. Uzmanlık alanı otomobil süspansiyon sistemleri olduğundan, akrobat masa lambasının geliştirilmesini, süspansiyon sistemlerinden ilhamla yapacaktı.

     Carwardine, 1920'lerde üç ayrı düzlemde hareket ettirilebilen, ama seçilen her konumda dengede kalabilecek bir aygıt fikrini geliştirmeye başladı. Bu aşamada fikrini hangi alanda uygulayabileceğini henüz düşünmemişti; zaten bu fikri daha ileri götüremeyecek kadar da meşguldü. Derken, 1931'de danışman mühendis olarak çalışmaya başlayınca, statik denge kavramı üzerine yeniden düşünebilecek zamanı buldu. Bunun çok yönlü bir lamba yapımında kullanılabileceğinin farkına vardı ve birbirinin kuvvetlerini dengeleyen dört yaylı bir sistem tasarladı. 1932'de icadının patentini, "Elastik Denge Mekanizmalarında Geliştirmeler" adıyla aldı ve 1933'te 1208 model lambayı üretmeye başladı. Lambada kullandığı yayları, bu alanda uzman olan Herbert Terry & Sons firmasına özel olarak ısmarlamıştı.

     Şubat 1934'te Carwardine, o dönemde "statik dengeli lamba" adını verdiği yaylı masa lambalarının ticari olarak üretilmesi için Terry's firmasıyla lisans anlaşmasını imzaladı. Daha sonra da, Terry's firmasıyla ortak bir çalışmayla geliştirilmiş üç yaylı bir lamba tasarladı ve yıl sonuna doğru patentini aldı.

     Carwardine, fabrikada olduğu kadar konut ve işyerlerinde de faydalı olabileceğini düşünerek yaylı lambaların 1227 olarak tanınan küçük ve hafif bir türünü yaptı. Bu model klasik yaylı akrobat lamba olarak tanındı. Bu lamba 1934'de doğmuş, ama 1947'de resmi adına kavuşmuştu.

56
MUCİTLİK NEDİR? MUCİT KİMDİR?

           Mucit:

           -Hayatı kolaylaştırıcı bir takım âlet/ ekipmanlar yapma konusunda, fikir ileri süren ve
           -Bu fikirlerini, hayata geçirecek modelleri/ prototipleri yaparak destekleyen ve
           -Yaptığı bir takım işlerine patent/ faydalı model hakkını alarak, bunların seri olarak üretilmesi ve insanlığın hizmetine sunulması için gayret gösteren kimsedir.   

           Mucitlik, diğer bir deyişle bir şeyler icat etme, başlı başına bir sanat olarak kabul edilebilir. Bu sanatı talep edip, bu talepleri doğrultusunda çalışarak, ortaya bir şeyler koyabilme gayreti gösterenlere mucit denilebilir. İnsanların yapıları, bilindiği üzere, birbirinden farklıdır. Herkesin bir yapısı, bir sosyal yaşantısı, değişik çevresi, farklı eğitim seviyeleri vardır.

          Bir kısım insanlar bir şeyler yapmaya müsait mesleklerdendir. Meslekleri gereği alet-ekipmanlarla, makinelerle uğraşmak durumundadırlar. Bu kimselerin bir şeyler icat etme, bir kısım makinelere ilavelerle fonksiyonlarını geliştirme, makinelerde şekil değişiklikleriyle hayatı kolaylaştıran bir takım kolaylıklar sağlar duruma getirmeleri, mesleklerinin gereği gibi algılanabilir. Ancak icatların sahiplerine göz gezdirdiğimizde, genel kaide olarak meslekten olan kimselerin icatlar yaptığı düşünülse de, meslekten olmayan insanların yaptıkları bir takım icatların da bulunabileceği göz ardı edilmemelidir. 

           Bir kısım insanların kendi işlerini kendilerinin görme hevesleri, her işi kendilerinin yapmaları, teknik sorunlarına devamlı kendilerinin çözüm bulmaları ve bu durumu hayat tarzı olarak benimsemeleri bilinmektedir. Bunların aksine, bir kısım insanlar da, kendileri hiçbir iş yapmak istemezler. Kendilerini işlerden soyutlayarak yaşamaları, onları hiçbir zaman huzursuz etmez. Hiçbir işin ucundan tutmamaları ile kendilerini mutlu hissederler. Onlar için belli bir sanatın ferdi olarak yaşamak, zorlandıkları bir hayat tarzıdır. Kolay kolay bir sanatın ucundan eğreti de olsa tutamazlar. İşte bu şekilde çerçevesini çizdiğimiz çok değişik hayat  tarzları içerisinden, sanata düşkün olanların, devamlı bir şeyler yapmak hususunda zihinlerini zorlayanların, zamanla kazandıkları bir sıfat vardır ki, bu tüm insanların kullandığı “icatcı” tabiridir.

           Bu tür icatçı kimselerin, mucitliğe daha yatkın oldukları gözlenmiştir. Devamlı zihinlerinde bir şeyler yapma, bir takım kolaylıklar bulma gayreti içerisindedirler. Çoğunlukla farkında olmadan yaptıkları işleri, mucitlik olarak değerlendirmeseler de, genel olarak, yapılanların hayatımıza kolaylıklar getirdiğini gördüklerinde ya da yaptıklarının talep görmesi sonucu mucit olduklarını anlarlar. Kendi yaşantılarında yaptıkları bu buluşlarını, sıradan işler olarak ifade etseler de, bu kimselerin çalışmalarında her zaman bir takım buluşların gizli olabileceği bilinmektedir. Bir zamanlar bulunduğum ilçede yaptığım marküteri işi ile ilgili olarak işyerime gelen bir mobilya fabrikası sahibi, meraklı olduğumu anlayınca, beni diğer bir ilçedeki mobilya fabrikasına götürdü. 20- 25 yıl öncesinde kendi imkanlarıyla yaptığı, tamamen kendi dizaynı olan, mobilyacılıkta büyük kolaylıklar sağlayan kenar cumbalama makinesini gösterdi. O zamanlarda bu makine ya bilinmiyordu ya da kullanan yoktu. Hayret etmiştim.

           Bilindiği üzere mucit olmanın okulu yoktur. Ancak mucit denilen kimselerin, mucitliğin, o maddi olarak mevcut olmayan tecrübe okulundan mezun olduklarını kabul etmemiz gerekir. Aksi takdirde hiçbir eğitimi olmadan, özelliği olan bir mesleğin sahibi olunabilir mi? Elbette olunamaz. O halde, mucitlik okulu şeklen ve cismen olmasa da, yeryüzünde, gelmiş- geçmiş tüm mucitlerde görülen mucitlik özelliği, var oluştan verilmiş bir hediye, bir güzellik, bir kabiliyet olarak bulunmaktadır. Bunu inkar etmek mümkün değildir.
   
           Mucitlerin sadece eğitim almamış insanlardan meydana geldiği gibi bir mananın da çıkarılması yanlış olur. Zira mucitlik, eğitim almış, mühendislik nosyonunu kazanmış kimselerin, her zaman elde edebilecekleri bir özelliktir. İsteyen, bu yönde gayret gösteren her eğitimli kimse, mucitlik mesleğinde daha kolay hedefine ulaşabilir. Bu ifadelerden sonra, mucitliğin mutlaka eğitimle bağdaştırılması da yanlış olur. Örnekleri pek çok olan eğitimsiz mucitler de az değildir.

           Bazı kimselerin “mucit olunmaz; mucit doğulur” ifadesi kesinlikle doğru kabul edilebilir. Ancak ufak yaştan bir takım işlerin içerisine girmeyen, hatta mübalağalı olarak tarif edelim, duvara bir çivi bile çakmayan bir kimseden, içerisinde doğuştan kabiliyette olsa, mucit olamayacağını söylersek, haksızlık etmiş olmayız. Zira bir kimseden çalışmaya, bir şeyler yapmaya yönlendirilmesi istenmemişse ya da kendi istememişse; mucitlik bu kimseye çok uzak bir sıfattır.

           Bir kimsenin genetik yapısında mucitlik olabilir. Ancak yaşama şartları, çevresi bu konuda bir şeyler yapmasını gerektirmemişse, mucit olması mümkün değildir, denilebilir. Zira genetik yapısında bulunan kabiliyetini gün yüzüne çıkarma, hayatının akışı içerisinde bu kabiliyetinden faydalanma, söz konusu olmamıştır. Kabiliyetler var olsa da, gün yüzüne çıkarılmamışsa; üstü örtülü olarak o bünyede kalmaya mahkumdur. Zaman zaman söylenir. “Bizim ailenin tamamı sanatkardır”; “Bizim aile de herkes şarkı söyler”; ya da “bizim ailenin tamamı ressamdır.” Bu sözlerin manasını anlamak kolaydır. Genetik yapılarında olan kabiliyetleri gün yüzüne çıkarmak için, kendilerinde gördükleri kabiliyetler yönünde gayret sarf etmişler, ter dökmüşlerdir. Neticede kabiliyetlerinin mevcudiyeti onlara bir yerlere gelme imkanı sağlamıştır. Bunun aksi durumda ise; kabiliyet genetik yapılarında bulunsa da, o yönde gayret sarf edilmemişse, mevcut kabiliyeti, değerlendirilmeden atıl kaldığı için gelişemeyecek, gün yüzüne çıkamayacaktır. İlgisi olmadığı halde, bir çobanın mükemmel resim yapmasını ne ile açıklayabiliriz? Elbette genetik yapısında bulunan kabiliyetle açıklanabilir. Bir kimse eline keman almamıştır. Ancak genetik yapısında, virtüöz olabilecek kadar mükemmel keman çalabilme kabiliyeti varsa; imkan verildiğinde, keman virtüözü olmasına hiçbir engel yoktur. Diğer taraftan, kabiliyeti olmasa da, gayret gösteren bir kimsenin keman çalabileceği bilinen bir gerçektir. Netice itibariyle keman çalan kimse virtüöz olamasa da, keman çalma sanatını kazanabilir. Bu hususta söyleyebileceğimiz tek söz vardır. O da “Azmin zaferi" dir.

           İnsanların azmetmeleri neticesi, bir şeyleri elde edebilmeleri konusunda çok söylenen, “azmin zaferi” sözü, çalışmanın getireceği artıların işaretini vermesi açısından önem arz eder.

           Netice itibariyle mucitlik bir güzel sanattır.

           Her konuda sanatın zirvesidir.

           Nice mucitlerimizin gün yüzüne çıkarılması en büyük arzumuzdur.

           Saygılarımla… 14.05.2008


Sayfa: 1 2 3 [4]